O
zaman Süleyman dedi: RAB: Koyu karanlıkta otururum, demiştir.
2.
Fakat oturmak için sana bir ev, ve ebediyen mesken tutacağın bir yer yaptım.
3.
Ve kıral yüzünü çevirip bütün İsrail cemaatini mubarek kıldı; ve bütün İsrail
cemaati ayakta durmakta idi.
4.
Ve dedi: Babam Davuda ağzı ile söyliyen ve ellerile yerine getiren İsrailin
Allahı RAB mubarek olsun; o demiştir:
5.
Kavmımı Mısır diyarından çıkardığım günden beri, ismim orada olsun diye, bir ev
yapmak için, bütün İsrail sıptlarından bir şehir seçmedim; kavmım İsrail
üzerine hükümdar olsun diye hiç bir adam da seçmedim;
6.
fakat ismim orada olsun diye Yeruşalimi seçtim, ve kavmım İsrail üzerinde olsun
diye Davudu seçtim.
7.
Ve İsrailin Allahı RABBİN ismine bir ev yapmak babam Davudun yüreğinde idi.
8.
Fakat RAB babam Davuda dedi: Mademki ismime bir ev yapmağı yüreğine koydun,
yüreğine koyduğuna iyi ettin;
9.
fakat evi sen yapmıyacaksın; ancak sulbünden çıkacak oğlun, benim ismime evi o
yapacaktır.
10.
Ve RAB söylediği sözünü yerine getirmiştir; çünkü babam Davudun yerinde ben
durmaktayım, ve RABBİN vadettiği gibi İsrail tahtında oturuyorum, ve İsrailin
Allahı RABBİN ismine evi yaptım.
11.
Ve sandığı oraya koydum, RABBİN İsrail oğulları ile yaptığı ahit onun
içindedir.
12.
Ve RABBİN mezbahı önünde, İsrailin bütün cemaati karşısında durup, ellerini
açtı
13.
(çünkü Süleyman beş arşın uzunlukta, ve beş arşın genişlikte, ve üç arşın
yükseklikte tunçtan bir iskele kurmuş, ve onu avlunun ortasına koymuştu; ve
onun üstünde duruyordu; ve bütün İsrail cemaati önünde, dizleri üzerine çöktü,
ve ellerini göke açtı);
14.
ve dedi: Ya RAB, İsrailin Allahı, ne gökte, ve ne yerde senin gibi Allah
yoktur; bütün yüreklerile senin önünde yürüyen kullarınla ahdi ve inayeti
tutarsın;
15.
babam Davud kuluna vadettiğini tuttun; evet, ağzınla söyledin, ve bugün olduğu
gibi elinle yerine getirdin.
16.
Ve şimdi, ya RAB, İsrailin Allahı, babam Davud kuluna; Sen önümde yürüdüğün
gibi şeriatimde yürümek için ancak çocukların yollarına dikkat ederlerse,
İsrail tahtına oturmak için önümde bir adamın eksik olmıyacaktır, diye
söylediğini tut.
17.
Ve şimdi, ya RAB, İsrailin Allahı, Davud kuluna söylediğin söz doğru çıksın.
18.
Fakat, gerçek Allah yerde adamlarla beraber oturur mu? işte, gök ve göklerin
gökü seni alamaz; nerede kaldı ki, benim bu yaptığım ev!
19.
Fakat ya RAB Allahım, senin önünde bu kulunun ettiği feryadı ve duayı işitmek
için, bu kulunun duasına ve yalvarışına yünel;
20.
ta ki, bu kulunun bu yere doğru edeceği duayı işitmek için bu eve, ismini oraya
koyacağını söylediğin yere, gündüz ve gece gözlerin açık olsun.
21.
Ve bu yere doğru dua ettikleri zaman, bu kulunun ve kavmın İsrailin
yalvarışlarını işit; ve meskeninden, gökten işit; ve işitince bağışla.
22.
Bir adam komşusuna karşı suç ederse, ve yemin etsin diye ona bir and
yükletilirse, ve gelip bu evde mezbahının önünde yemin ederse;
23.
o zaman gökten işit, ve yap, ve kötünün yolunu kendi başına getirmek için ona
karşılığını vererek, ve salihe salâhına göre vermek için onu haklı çıkararak
kullarına hükmet.
24.
Ve eğer kavmın İsrail sana karşı suç ettikleri için düşman önünde bozulurlarsa,
ve tekrar dönüp ismini ikrar ederlerse, ve bu evde, senin önünde dua ederler ve
yalvarırlarsa;
25.
o zaman gökten işit, ve kavmın İsrailin suçunu bağışla, ve kendilerine ve
babalarına verdiğin diyara onları tekrar getir.
26.
Sana karşı suç ettikleri için gökler kapanıp yağmur olmazsa; ve bu yere doğru
dua ederlerse, ve ismini ikrar ederlerse, ve onları alçalttığın zaman
suçlarından dönerlerse;
27.
o zaman gökte işit, ve kullarının ve kavmın İsrailin suçunu bağışla ki,
yürüyecekleri iyi yolu onlara öğretesin; ve kavmına miras olarak verdiğin
diyarına yağmur ver.
28.
Eğer memlekette kıtlık olursa, veba olursa, eğer sam yeli yahut küf, çekirge
yahut tırtıl olursa; eğer şehirlerinin olduğu memlekette düşmanları onları
kuşatırsa; hangi belâ ve hangi hastalık olursa olsun;
29.
her hangi bir adam tarafından, yahut bütün kavmın İsrail tarafından bir dua ve
yalvarış olursa, herkes kendi belâsını ve kendi derdini bilip bu eve doğru
ellerini açarsa;
30.
o zaman gökten, meskeninden işit, ve bağışla, ve yüreğini bildiğin her adama
bütün yollarına göre ver (çünkü sen, âdem oğullarının yüreklerini ancak sen
bilirsin);
31.
ta ki, atalarımıza verdiğin diyarda oturdukları müddetçe senin yollarında
yürümek için senden korksunlar.
32.
Ve kavmın İsrailden olmıyan ecnebi de, senin büyük ismin, ve kudretli elin, ve
uzatılmış bazundan ötürü uzak memleketten gelince; gelip bu eve doğru dua
ettikleri zaman;
33.
o vakit gökten, meskeninden işit, ve ecnebinin sana feryat ettiği bütün şeylere
göre yap; ta ki, dünyanın bütün kavmları, kavmın İsrail gibi senin ismini
tanısınlar da senden korksunlar, ve yaptığım bu evin senin isminle
çağırıldığını bilsinler.
34.
Eğer kavmın, onları göndereceğin bir yoldan düşmanlarına karşı cenge çıkarsa,
ve sana, seçtiğin bu şehre, ve ismin için yaptığım eve doğru dua ederlerse;
35.
o zaman dualarını ve yalvarışlarını gökten işit, ve onların davasını gör.
36.
Eğer sana karşı suç ederlerse (çünkü suç etmiyen adam yoktur), ve onlara karşı
öfkeli olursan, ve onları düşmanın eline verirsen, ve onları sürgün edenler,
uzak olsun yakın olsun, bir yere onları sürerlerse;
37.
fakat sürgün edildikleri yerde düşünüp tekrar dönerlerse, ve: Suç işledik,
sapıklık ettik, ve kötülük ettik, diyerek sürgünlük yerinde sana yalvarırlarsa;
38.
ve onları sürdükleri kendi sürgünlük yerlerinde bütün yüreklerile, ve bütün
canları ile sana dönerlerse; ve onların atalarına verdiğin memleketlerine, ve
seçtiğin şehre, ve ismine yaptığım eve doğru dua ederlerse;
39.
o zaman gökten, meskeninden dualarını ve yalvarışlarını işit, ve onların
davasını gör, ve sana karşı suç eden kavmına bağışla.
40.
Şimdi, ey Allahım, niyaz ederim, bu yerde edilen duayı gözlerin görücü ve
kulakların işitici olsun.
41.
Ve şimdi, ya RAB Allah, kendi rahat yerine çık, sen ve kudretinin sandığı. Ya
RAB Allah, kâhinlerin kurtuluşla giyinsinler; ve müttakilerin iyilikle
sevinsinler.
42.
Ya RAB Allah, kendi mesihinin yüzünü geri döndürme; Davud kuluna inayetlerini
hatırla.